Mimari yapıların tasarımı, diğer yaratıcı alanlarda olduğu gibi tamamen tasarımcının hayal gücüne dayanır. Hayal gücü ile mimarinin birleşimi sonucunda günümüze kadar uzanan çok farklı mimari yapılar görmekteyiz. Farklı sanat akımlarının ve kültürlerin merkezlerinden biri olan Avrupa’daki bu ilginç yapıları öğrenmek isterseniz sizi yazının devamına davet ediyorum!
1. Guggenheim Müzesi (Bilbao, İspanya)
Guggenheim Müzesi, İspanya’nın Bilbao şehrinde bulunan bir çağdaş sanat müzesidir. Frank Gehry tarafından tasarlanmış ve 1997 yılında açılmıştır. Müze, dünyanın en değerli çağdaş sanat müzelerinden biri olarak kabul edilmekte ve mimarisi ile dikkat çekmektedir.
Guggenheim Müzesi’nin dış cephesi, farklı açılarda birbirine bağlanan kavisli ve eğimli plakaların bir kombinasyonudur. Değişen ışık koşullarına bağlı olarak bu plakalar üzerinde farklı renkler ve yansımalar oluşur.
2. Çarpık Ev (Sopot, Polonya)
Çarpık Ev, Polonya’nın Sopot şehrinde bulunan özgün bir mimari örneğidir. 2004 yılında inşa edilmiş ve Polonyalı mimarlar Szotyńscy & Zaleski tarafından tasarlanmıştır.
Çarpık Rezidans, adını şeklinden almıştır – binaların üst kısmı eğimli ve eğri bir şekle sahiptir. Binaların dış cephelerinde çeşitli renkler kullanılmış ve her biri farklı bir tasarıma sahip. Binanın içinde bir turist gösteri alanı ve dükkanlar var.
3. Casa Milà (Barselona, İspanya)
Casa Milà, İspanya’nın Barselona şehrinde bulunan ve Antoni Gaudí tarafından tasarlanmış bir mimari yapıdır. La Pedrera olarak da bilinen Casa Milà, 1906 ile 1912 yılları arasında inşa edilmiştir ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır.
Casa Milà, Gaudí’ye özgü organik formlar ve sıra dışı desenlerle dikkat çeken modernist bir yapıdır. Dikdörtgen bir alana sahip olan yapı, iç avlusu ile aydınlatılmaktadır. Dış cephe tuğla, taş, demir gibi malzemelerin kullanımıyla dikkat çekiyor. Yapının en dikkat çekici özelliklerinden biri de çatısındaki ünlü şapka biçimli kulelerdir.
4. Rezidans Karşısı (Szymbark, Polonya)
Reverse Residence, Polonya’nın Szymbark kasabasında bulunan ilginç bir turistik mekandır. 2007 yılında inşa edilen bu ev tamamen ters çevrilmiş bir evdir ve içindeki her şey tavanın altında yer almaktadır.
Ters Evin içindeki her şey çatıdan sarkıyor gibi görünüyor. Yani mobilyalar, ev aletleri, kitaplar, tabaklar ve hatta insanlar tavana kadar yürüyormuş gibi görünürler. Bu manzara da ziyaretçilere oldukça ilgi çekici bir görsel deneyim sunuyor.
5. Aziz Basil Katedrali (Moskova, Rusya)
Aziz Basil Katedrali, Moskova’nın Kızıl Meydanı’nda bulunan Rusya’nın en ünlü kiliselerinden biridir. Kilise, 1555 ve 1561 yılları arasında IV. İvan (‘Korkunç İvan’ olarak da bilinir) tarafından yaptırılmıştır.
Aziz Basil Katedrali, Rus mimarisinin en güzel örneklerinden biridir ve 9 küçük kiliseden oluşmaktadır. Kilisenin her bölümü farklı renkte boyanmış kubbe ve çan kulesi ile süslenmiştir. Bu kubbelerin her biri farklı bir şekle sahiptir ve ortak bir tasarımı yoktur.
Katedralin içi, Rus Ortodoks Kilisesi’nin dini sanatına özgü freskler ve ikonlarla dekore edilmiştir. Kilisenin altında IV. İvan’ın orijinal mezarı var.
6. Hallgrimur Kilisesi (Reykjavik, İzlanda)
Hallgrimur Kilisesi, İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te bulunan ve İzlanda Lüteriyen Kilisesi ile bağlantılı bir yapıdır. Kilise 1986 yılında tamamlandı ve İzlanda’nın en yüksek yapısı.
Kilisenin tasarımında İzlanda’nın volkanik coğrafyasından ve manzaralarından esinlenilmiştir. Kilisenin en dikkat çekici özelliği, dikey ve yatay bordürlerle süslenmiş beton bir kuledir. İzlanda’nın volkanik dağlarına benzer bir şekle sahip olan kule, 73 metre yüksekliğiyle şehrin simgesel bir simgesi.
Kilisenin içi geniştir ve İzlanda’nın doğal güzelliğini ima edecek şekilde ahşap ve taşlarla dekore edilmiştir. Kilisenin organı dünyanın en büyüklerinden biridir ve 5.275 borudan oluşmaktadır.
7. Atomium (Brüksel, Belçika)
Atomium, Brüksel, Belçika’da bulunan bir anıt ve turistik cazibe merkezidir. Atomium, Expo 58 için inşa edildi ve Expo 58’in simgesi haline geldi.
Atomium, 165 m yüksekliğe sahip dev bir atom modelini temsil eder. Atomun sekiz elektronunun ortasındaki temas noktalarını temsil eden dokuz küreli bir yapıdır. Atomium’un her bir küresi 18 metre çapındadır ve çelikten yapılmıştır.
Atomium’un içinde, Avrupa’nın bilimsel ve teknolojik gelişmelerini kutlayan çeşitli sergiler ve gösteriler var. Atomium ayrıca şehrin manzarasını görebileceğiniz bir gözlem platformuna sahiptir.
8. Waldspirale (Darmstadt, Almanya)
Waldspirale, Almanya’nın Darmstadt şehrinde bulunan bir apartman kompleksidir. 1998 yılında tamamlanan bina, Avusturyalı mimar Friedensreich Hundertwasser tarafından tasarlanmıştır.
Waldspirale 12 katlı ve 105 daireli bir yapıdır. Dış cephede renkli seramikler, cam mozaikler ve çatıda çimenli bir bahçe gibi farklı tasarım öğeleri kullanılmıştır. Bina, doğa ve insan unsurlarını Hundertwasser’in organik mimari felsefesiyle uyum içinde birleştiriyor.
9. Dans Eden Ev (Prag, Çekya)
‘Dans Eden Ev’ (Çekçe: Tančící dům), Çekya’nın Prag şehrinde bulunan özgün bir yapıdır. Bina, resmi adı ‘Nationwide Tuna and Wine Centre’ olan çağdaş bir ofis binasıdır.
Dancing Residence’ın en belirgin özelliği mimari tasarımındaki farklılıktır. Yapı iki farklı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, erkek ve kadın figürünü temsil eden yuvarlak bir kule şeklinde tasarlanmıştır. İkinci kısım ise daha klasik bir ofis binası için emsal teşkil edecek şekilde tasarlandı.
Bina ilk olarak 1996 yılında tamamlandı. Adını, binanın kendine özgü tasarımı nedeniyle dans eden bir çifti andırmasından aldı. Dans Eden Ev, turistler arasında iyi bilinen bir turistik cazibe merkezi haline geldi ve Prag’ın önemli bir sembolü haline geldi.
10. Kübik Evler (Rotterdam, Hollanda)
Küp Evler, Hollanda’nın Rotterdam şehrinde konumlanan farklı mimariye sahip bir konut projesidir. 1970’lerin sonunda Rotterdam’da inşa edilen bu konutlar, Hollandalı mimar Piet Blom tarafından tasarlandı.
Küp Evler, her biri altıgen şeklinde olan küplerden oluşur. Bu küpler birbirine eğik olarak düzenlenmiştir ve her biri oburluğuna dayanmaktadır. Bu formda, her küpün bir tarafı yerden üç kat yukarıda ve diğer tarafı zemin seviyesindedir. Her küpün içinde bir konut var. Konutlar iki veya üç katlıdır ve çağdaş bir tasarıma sahiptir.
11. Temple Expiatori del Sagrat Cor (Barselona, İspanya)
El Temple Expiatori del Sagrat Cor (Kutsal Kalp Şapeli), İspanya’nın Barselona şehrinde bulunan bir Katolik kilisesidir. Yapımına 1902 yılında başlanmış ve tamamlanması 60 yıl sürmüştür. Kilise, Tibidabo Dağı’nın tepesinde bulunur ve şehrin her yerinden görülebilir.
Kilise, İspanyol mimar Enric Sagnier tarafından tasarlandı. Yapının en dikkat çekici özelliği, 20 metrelik bronz bir heykel olan İsa Mesih’in Kalp Alevidir. Heykel, kilisenin çatısında bulunur ve Barselona’nın simgesel manzaralarından biridir. Kilisenin içinde çeşitli freskler ve mozaikler var.
Kilise, Katolikler tarafından ziyaret edilen değerli bir hac yeridir. Tibidabo Dağı’nın tepesinde yer aldığı için turistler tarafından da ziyaret edilen popüler bir turizm merkezidir. Kilisenin tepesinde, Barselona’nın panoramik manzarasının görülebildiği bir seyir terası bulunmaktadır.
12. Kunsthaus Sanat Müzesi (Graz, Avusturya)
Kunsthaus Graz, Avusturya’nın Graz şehrinde bulunan bir çağdaş sanat müzesidir. Müze 2003 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır.
Kunsthaus Graz organik bir tasarıma sahiptir ve gövdesi bir uzay gemisine benzetilmiştir. Müze binası, Londra mimarlık firması Peter Cook ve Colin Fournier tarafından tasarlandı. Bina, dış cephede kullanılan cam paneller ve LED ışıklar sayesinde geceleri çekici bir görünüme sahiptir.
Müze, çağdaş ve çağdaş sanat eserlerine ev sahipliği yapmaktadır. Yerli ve yabancı sanatçıların eserleri stant ve etkinliklerle sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.
13. Hundertwasserhaus (Viyana, Avusturya)
Hundertwasserhaus, Avusturya’nın Viyana şehrinde bulunan bir apartman kompleksidir. Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser tarafından tasarlanmış ve 1983-1986 yılları arasında inşa edilmiştir.
Dış cephede Hundertwasserhaus, Hundertwasser’ın canlı renkler, dalgalı çizgiler, kıvrımlı çizgiler, çatı bahçeleri ve ağaçlıklı teraslar gibi karakteristik tasarım özelliklerini yansıtıyor. Ayrıca çatıda çatı bahçesi ve iç avluda ağaç, bitki ve su unsurları ile doğal bir ortam oluşturulmuştur.
Apartman kompleksi 52 farklı daireden oluşmaktadır ve her daire farklı bir tasarıma ve renge sahiptir. İç mekanda da dalgalı bordürler, canlı renkler ve doğal malzemeler kullanılmış.
14. La Sagrada Familia (Barselona, İspanya)
La Sagrada Familia, İspanya’nın Barselona şehrinde bulunan ünlü bir Katolik bazilikası. 1882 yılında yapımına başlanmış, ancak halen tamamlanmamıştır. Antoni Gaudi tarafından tasarlandı ve Gaudi’nin ölümüne kadar üzerinde çalıştığı en değerli proje olarak kabul ediliyor. Gaudi 1926’da öldüğünde, inşaatın sadece bir kısmı tamamlanmıştı ve o zamandan beri başka mimarlar tarafından denendi.
La Sagrada Familia, Gaudi’nin modernist mimari tarzını yansıtır ve Katalonya’nın en değerli simgesi olarak kabul edilir. Bazilika, çeşitli dini sahneleri ve sembolik anlamları tasvir eden çok sayıda dış kabartma ve heykelle süslenmiştir. Bazilikanın en yüksek kulesi 170 metre yüksekliğiyle İspanya’nın en yüksek kilise kulesidir.
15. Le Palais Bulles (Marsilya, Fransa)
Le Palais Bulles (Bubble Palace), Marsilya’nın yaklaşık 10 kilometre doğusunda, Théoule-sur-Mer kasabasında bulunan eşsiz bir rezidanstır. Ünlü Fransız mimar Antti Lovag tarafından tasarlanmış ve 1989 yılında tamamlanmıştır.
Le Palais Bulles’un en dikkat çekici özelliği ise tamamen yuvarlak bir yapıya sahip olması. Yapı, gökyüzünde bir gezegen gibi görünecek şekilde tasarlandı. Binanın içi, duvarlarda renkli mozaikler, dolambaçlı koridorlar, yuvarlak odalar ve deniz manzaralı teraslarla dekore edilmiştir. Evde ayrıca yuvarlak bir yüzme havuzu ve bahçeler bulunmaktadır. Le Palais Bulles, 1980’lerin pop kültüründe bir ikon haline geldi. Pierre Cardin tarafından satın alınan rezidans, artık özel mülkiyete ait ve nadiren ziyarete açık.
16. Elbphilharmonie (Hamburg, Almanya)
Elbphilharmonie, Almanya’nın Hamburg şehrinde bulunan bir konser salonudur. Şehrin liman bölgesinde yer alır ve 2017 yılında açılmıştır. İsviçreli mimarlık firması Herzog & de Meuron tarafından tasarlanmıştır.
Elbphilharmonie, çağdaş mimari ve teknolojiyi harmanlayarak eşsiz bir konser deneyimi sunmak için tasarlandı. Konser salonunun akustik özellikleri, dünyaca ünlü akustik uzmanları tarafından tasarlanmış ve en yüksek standartlarda yapılmıştır.